Kalbimin bir köşesi hep “Akdeniz kıyılarında yaşamayı tercih et artık Bitter” diyor. Kıbrıs, Sicilya ve Sardunya’dan sonra Akdeniz’deki üçüncü büyük ada. Bugün de mutluluk kaynağım Akdeniz kıyılarının en gözde tatil beldelerinden biri olan Girne’yi gezeceğiz.

 

Hâlâ Türk vatandaşlarından vize istemeyen KKTC’yi gezmeyi hep çok istedim. Pasaport ile giriş zorunluluğu yok iken hüviyetimi aldım elime, yollara düştüm.

 

Beşparmak Dağları ve Akdeniz kıyıları ile çevrili Girne’deyim. Şirin bir liman kenti olan Girne’ye gelmek için dilerseniz Ercan Havalimanı’na inip, oradan 44 km. uzaklıkta olan Girne Öğretmenevi’nde kalmayı tercih edebilirsiniz benim gibi.

Trafiği tersten işleyen Girne’de, araç direksiyonlarının sağda olmasının yanısıra; kumarhanelerin serbest ve bu nedenle otellerin neredeyse tamamına yakınında otele girer girmez sizi kumarhanelerin karşılamasına oldukça şaşıracaksınız.

Tarihi dokuyu seviyorsanız Girne’de görülebilecek yerler arasında Girne Kalesi başta gelir. St. Hilarion Kalesi, Hazreti Ömer Türbesi, Batık Gemi Müzesi, Bufavento Kalesi, Barış ve Özgürlük Müzesi, Halk Sanatları Müzesi’nin yanısıra çeşitli kilise ve manastırları sayabiliriz.

 

Ticaretin merkezinde bir ada olduğu için tarih boyu korsanlar ve savaşlar eksik olmamış Akdeniz kıyılarından. Bundan dolayı dönem dönem eklemeler ve güçlendirmeler ile bugün oldukça büyük bir kale halini almış Girne Kalesi.

Kale büyük olduğu kadar, içinde sergilediği eserlerle de değerli. Baştan aşağı hakkını vererek gezmek için bir gününüzü kaleye ayırmanız şart.

Girne Kalesi Akdeniz kıyılarında Orta Çağ’dan bugüne kalan etkileyici kalelerden biri. Girne’nin kuzeydoğusunda yer alan kale, limana hakim ve dikdörtgen planda inşa edilmiş.

1570 yılında Osmanlılar tarafından kuşatılan kalenin sakinleri, kalenin gücünü denem
eden teslim olmuş ve kalenin bugünlere gelmesinde önemli bir rol oynamışlar.

Bir dönem İngilizler tarafından ayaklanan Rumları hapsetmek amacıyla hapishane olarak da kullanılan kale, 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı ile Türkler’e geçmiş.

Girne Kalesi 800 yaşında olsa da içinde göreceğiniz Girne Batığı’nın 2.300 yaşında olduğunu öğrenince önce kısa süreli bir şok yaşıyorsunuz.

M.Ö. 300 yılında açık denizde tutulduğu fırtına sonucu Girne Limanı’nın bir mil açığında batan ticaret gemisinin 1970 yılında başlayan çalışmalar sonucunda 12 metrelik kısmının korunmuş olduğuna tanık olacaksınız.

Kaleyi gezdikten sonra Girne Limanı’nda dolaşmak ve kısa bir mola vermek, dinlenmek için ideal bir tercih olacaktır. Adanın en güzel yerlerinden biri olan Girne limanı boyunca birbirinden şık restoranlara, kafelere, dükkanlara rastlamak mümkün.

Dilerseniz Türk mutfağına ve Kıbrıs’a özgü yemeklerin yanında diğer dünya şehirlerinin mutfaklarının yemeklerini
de sunan lokantalar ve açık hava kafeteryalarında yemek yiyebilirsiniz.

Girne’de öyle fazlaca düşünmenize gerek yok ne yiyeceğim diye. Meşhur şeftali kebabının tadına bakmadan, oraya özgü özel Hellim peyniri yemeden ve enfes Kıbrıs kahvesini içmeden geri dönmeyin sakın. Yemeğinizi yiyip kahvenizi yudumlarken, limandaki eşsiz manzaranın tadına varmayı ihmâl etmeyin.

Şehir boyunca Avrupa’nın en büyük casinolarına rastlamak mümkün. Eğer kumar merakınız var ise Jasmine Court Hotel’i tercih edebilirsiniz. Güler yüzlü personeli ile hizmet veren hotelde, keyifli bir akşam geçirmenizi tavsiye edebilirim.

©2024 Anadolu Gezi Rehberi

veya

Kullanıcı Bilgileriniz İle Oturum Açın

veya    

Bilgilerinizi Unuttunuzmu?

veya

Create Account