denizlerimiz yenicag batigi

Denizlerimiz tarihi dokusunda Yeniçağ batıkları denince akla Dünya’nın en muhteşem donanması Osmanlı gemileri ve batıkları gelir.  

 

 

 

Denizlerimiz ve mavi bir tutkudur. Tüm hücrelerinizle hissedersiniz. Su altıyla bir kere tanışanlar o tutkudan bir daha vazgeçemez. Çünkü su altındaki büyüleyici dünyayı görmek, canlılığı keşfetmek, insan fizyolojisinin ötesine geçmek için paha biçilemez bir fırsat sunar. Denizlerimiz canlılığıyla, yer şekilleriyle, insan eli değmiş tarihi dokusuyla su altı tutkunlarını hep çağırır durur. Herkese aradığını sunmaya hazır bekleyen su altının çağrısına dalış tutkunları karşı koyamaz.

 

Dalış için olağandışı güzellikler

Ne şanslıyız ki coğrafi olarak üç tarafı denizlerimiz ile çevrili ülkemiz, bizlere dalış için olağandışı güzellikler sunuyor. Medeniyetlerin beşiği bu coğrafyada, su üstünde olduğu kadar su altında da tarih yatıyor. Ülkemiz karasularında gerek tarihi gerekse turistik çokça batık bulunuyor. Hemen her denizimizde tarihi dokusuna hayran olacağımız seçkin batıklar var. Bu batıkların kimi arkeolojik nedenlerden dalışa yasak bölgelerde kimi de eşsiz derin maviliklerde ziyaretçilerini bekliyor.

 

 Yeniçağ Batıkları Denizlerimizde

Bugün sizlerle Yeniçağ Batıkları’na bir göz atacağız. Yeniçağ Batıkları deyince aklımıza elbette 1770 yılında Rus Donanması tarafından Çeşme’de yakılan Osmanlı Batıkları gelir. 1853 yılında yine Rus Donanması tarafından ani bir baskınla batırılan Sinop’taki Osmanlı gemileri gelir. 18. yüzyıla kadar bir Türk Gölü olan Karadeniz, Büyük Petro döneminin sıcak denizlere açılma politikası sonucunda bir Rus Gölü haline getirilmesi gelir. Osmanlı ise Karadeniz kıyılarına hapsedilmesi gelir. Peki sonra ne olur. Gelin birlikte bakalım.

 

Denizlerimizde Çaka Bey ile başlayan serüven

Osmanlı’yı hapseden Rus Donanması, Cebelitarık’tan içeri girer. Akdeniz’de de Osmanlı Donanması’nı yenilgiye uğratır. Çeşme’deki Türk-Rus Deniz Savaşı’nda iki amiral gemisi de batar. Bizim Burc-u Zafer ile Rusların amiral gemisi Yestafi suların derinliklerinde gömülür ve yan yana yatarlar. Elbette Osmanlı’ya gelene kadar Türk denizciliğinin gelişmesinde Selçuklu ve Beylikler Dönemi’nin de çok büyük payı vardır. Çünkü 1081’de Çaka Bey ile başlayan denizcilik serüvenimiz Selçuklu Sultanı Gıyaseddin Keyhüsrev’le devam  eder. 13. yüzyılda Alaeddin Keykubat’ın Akdeniz’de Antalya ve Alanya’nın ve Karadeniz’de Sinop’un kesin fethiyle büyük bir ivme kazanır.

 

denizlerimiz ve osmanli

 

Türk deniz gücünün etkisi

14. yüzyılda Aydınoğlu Beyi Umur Bey’in kurduğu 350 parçalık donanma da Türk Denizciliği için büyük bir aşamadır. Ege adaları ve İzmir’i fetheden Umur Bey, Adriyatik ve İtalya sahillerine kadar Türk deniz gücünün etkisini hissettirir. Gerek sivil, gerek askeri açıdan Türk denizciliğinin doruğa çıktığı dönem, 16. yüzyıldır. Barbaros Hayrettin (Hızır Reis) Paşa dönemidir. Barbaros Paşa ilk iş olarak, Akdeniz’deki bütün gemileri tek tek inceler. Ve gemilerin avantajlarını-dezavantajlarını belirler.

 

Barbaros Hayrettin Paşa, Haçlı Donanması’nı perişan etmiş

İşte bu yüzdendir ki Barbaros Hayrettin Paşa, İstanbul’a geldiğinde Osmanlı tersanelerini denetler. Gemi yapımcılığı konusundaki tecrübelerini imparatorluğun gemi yapım ustalarına aktarır. Barbaros, büyük denizciliğinin ve savaşçılığının yanı sıra üstün tekne yapım bilgilerinden dolayı da ciddi başarılar kazanır. Andrea Dorya komutasındaki 300’ü kadırga ve kalyon olmak üzere 600 parçadan oluşan Haçlı Donanması’nı Barbaros Preveze’de 122 parçalık kadırgasıyla perişan eder. Ve Haçlı Donanması’nı yenilgiye uğratır.

 

Denizlerimize aşık olanlar için verdiğim bilgiler

Denizlerimize aşık olanlar için verdiğim bu bilgilerin devamı gelecek efendim. Bu konuda bana rehberlik eden değerli ağabeyim Mustafa Aydemir‘i anmak isterim. Aranızda tanımayanlar yoktur ama sizlere kendisinden kısaca bahsedeyim. Denizlerde geçen bir çocukluğun ardından 1975 yılında Türk Balıkadamlar Kulübü’nden ilk dalgıç brövesini alır. Daha sonra tecrübeli derin su brövesi sahibi olur ve dalgıç hocalığı yapar. Aynı kulüpte dalış okulu ve teknik komite başkanlığı yapar. Milli takımda ülkemizi temsil eder.

 

Sualtı dünyasına yolculuk

1977 yılında Teksas Üniversitesi adına görevli Prof. George Bass ekibinde yer alır. Serçe Limanı, Bizans-Fatimi Batığı Kazısı’nda çalışır. Antik batıklara ve 1. ve 2. Dünya Savaşı batıklarına dalar. Mavi Dünya, Sualtı Dünyası ve Deniz Magazin Dergilerine uzun yıllar denizler, batıklar, balıklar ve kıyılar hakkında makaleler yazar. 9 yıl boyunca araştırdığı Fransız Savaş Gemisi Paris-2 Batığı’ndan gizli kalmış muhteşem bir tarihi ortaya çıkarır. Bunu “Ben Bir Türk Zabitiyim-Batıktan çıkan kahraman” adlı belgesel kitabıyla 2004 yılında yayınlar. Okullarda ders kitabı olarak okutulması gereken bu kitabı herkesin okumasını isterdim.

 

 

 

 

 

 

©2024 Anadolu Gezi Rehberi

veya

Kullanıcı Bilgileriniz İle Oturum Açın

veya    

Bilgilerinizi Unuttunuzmu?

veya

Create Account