Dedim ya sevgili okur. Gazi Magosa’ya hayran kaldım. Dünyanın eşsiz yerlerinden birisi benim için. Ancak Gazi Magosa’nın içinde öyle bir mahalle var ki, içine bile giremeden içimi dağladı. Bugün size onu anlatmak istiyorum.

 

İkinci Kıbrıs Barış Harekatı kapsamında Türk Ordusu 1974’ün Ağustos ayında bölgeye girdiğinde halkın tümü birkaç saat içinde tüm eşyasını, caddelerdeki arabalarını, hatta mutfaklarında yemek dolu tabaklarını bırakıp kaçarlar. Bölge o gün bugündür terk edildiği hâliyle gözler önünde hayalet şehir olarak duruyor.

Savaşın ardından Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) bölgeyi kendi sınırları içinde sayar. Ancak Birleşmiş Milletler eski sahipleri dışında kimsenin Maraş’a yerleşemeyeceği kararını alır ve bölgeyi kendi kontrolü altında tutacağını açıklar.

Fakat Türk Ordusu yine de bölgeden çekilmeyince, kimse yerine geri dönemez ve bölge dikenli tellerle çevrilir. O günden beri bölgeye Türk ve BM askeri dışında kimse giremez. İşte bu bölgenin içinde kullanımda olan sadece BM’ye ait bir bina ve Türk askerine ait bir orduevinin var olduğunu öğreniyorum.

Tur rehberimiz anlatmaya devam ediyor. Bir yandan onu dinlerken bir yandan otobüsün içinden birkaç
kare fotoğraf çekiyorum. Bölgeden yalnızca araçla geçilebiliyor ve bunun da belli kuralları var. Belirlenen hız sınırının altına düşmeden ve arabayı durdurmadan gitmek zorundasınız. Yolculuk esnasında her şey bir film şeridi gibi gözlerimin önünden akıp gidiyor sanki.

70’li yıllarda turizmi ve modern mimarisi ile, dünya starlarının ve zenginlerinin uğrak yerlerinden olan Maraş’ın bu içler acısı hâli bir hayli üzdü beni. Harekât sonrası yapılan anlaşmalar gereği bölge yerleşim ve iskâna kapatılmış.

Akdeniz’in ünlü tatil merkezlerinden biri olan Maraş, Kıbrıs’ı ikiye ayıran Yeşil Hat tampon bölgesi olmuş. Zamanında bu bölgenin sadece otel yatak sayısı bile bugünkü KKTC’nin toplam otel yatak sayısına eşitmiş. Şehirde 4469 ev ve 143 resmi daire, 3000 civarı büyüklü küçüklü ticari işyeri, 99 eğlence merkezi, 25 müze, 24 sinema ve tiyatro, 21 banka, 9 kilise, türbe ve mezarlık, 8 okul, 2 spor tesisi varmış. Bugün hepsi terk edilmiş, ürkütücü, üzerilerinde silah izleri ile canlı kanıt gibi tarihe tanıklık ediyor.

Takas amacıyla siyasi bir koz olarak ibretlik olarak tutulan bölge, âdeta anlaşmazlıkların simgesi gibi, terk edilmiş ve kapalı olarak bekliyor. Şehirdeki yapılar yağmalanmış gibi harabe olarak gözler önünde duruyor ve âdeta insanoğluna mesaj veriyor.

Ancak anlayana sivri sinek saz, anlamayana ne kadar davul çalsam az misalî, askeri sessizlik içinde Maraş’taki yolculuğumuz sona eriyor.

Yalnız tüm bu yaşananlara inat tarihin bir cilvesi midir bilemem ama, Annan Planı ile enteresan bir gelişme oluyor. Ona da biz tanık oluyoruz.

Annan Planı’na göre kapalı Maraş, Kıbrıs Rumları’na bırakılacaktı. Ancak yapılan referandumun Kıbrıs Türkleri’nce kabul edilmesine rağmen, Kıbrıs Rumları tarafından reddedilmesi sonucu Maraş hala bizim kontrolümüzde yaşananlara direnmeye devam ediyor…

©2024 Anadolu Gezi Rehberi

veya

Kullanıcı Bilgileriniz İle Oturum Açın

veya    

Bilgilerinizi Unuttunuzmu?

veya

Create Account