Anadolu Medeniyetler Müzesi, Anadolu’nun tarihi, sanatı ve uygarlığıyla yurdumuzun benzersiz güzelliklerini gözler önüne seriyor. Anadolu sonsuz bir yolculuk gibi yaşam boyu devam edecek bir serüvendir. Haydi öyleyse gezmeye başlayalım.

 

 

Çağdaş Homeros’un Anadolu tanımı

Anadolu Medeniyetler Müzesi’ni gezmek, Anadolu uzmanı Halikarnas Balıkçısı’nın izini sürerken güzelleşti  ve anlam kazandı. Çünkü Anadolu tarihini, sanatını ve uygarlıklarını onun kitaplarından okudum. Gelin birlikte Halikarnas Balıkçısı namıdiğer Çağdaş Homeros’un Anadolu tanımlarına göz atalım:  “Asya adı eskiden sadece Anadolu için kullanılır. Hititler İsa’dan iki bin önce Anadolu’ya Assuva, Mısırlılar ise İasiye derler. Homeros İlayda’sında Assiyos sözcüğünü kullanır.

 

Anadolu’nun asıl adı Asya’dır

Lidyalıların Atyaes hanedanı, Asyas adındaki bir kahramanın kuşağından geldiklerini Homeros’tan da önce iddia eder. Lidyalılar kentlerine Asya adını verirler. Romalılar da Anadolu’ya sadece Asya derler. Bergama kralı üçüncü Attalos Filomotor ise Misya, Karya, Frigya ve Lidya’ya Asya adını verir. Asya daha sonraları tüm Asya kıtasının ismi olur. Ondan sonra Anadolu’ya Küçük Asya denir. Anadolu’nun asıl adı Asya’dır. Anadolu bir yer değil, bir yön adıdır.” der Balıkçı.

 

Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ne gideceğiz

Neden mi anlattım bu kadar şeyi? Gerçek bir poligot olan klasik ve çağdaş Grekçe, Latince, Arapça, Farsça, İngilizce, Fransızca, İtalyanca, Almanca ve İspanyolcayı çok iyi bilen bizim Balıkçı’nın imbiğinden süzülen kelimeleri herkes duysun istedim. Anadolu’yu, anaların dolu olduğunu ifade eden bir sözcük olarak düşünmeyelim diye anlattım.  Yaptığımız bu Anadolu yolculuğu bizi nereye götürecek diye düşünenler varsa aranızda hemen söyleyeyim. Çünkü, bugün hep birlikte Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ne gideceğiz.

 

 

Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nin teşhir salonları

Anadolu Medeniyetleri Müzesi bir değil, iki eşsiz tarihi binadan oluşuyor: Mahmut Paşa Bedesteni ve Kurşunlu Han. 1400’lü yıllara ait olan bu eşsiz yapılardan Mahmut Paşa Bedesteni, günümüzde Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nin teşhir salonu olarak kullanılıyor. Kurşunlu Han ise, müzenin idari binası ve müzede sergilenme olanağı bulunmayan eserlerin depolandığı bir mekan. Görmeniz lazım. Çünkü gördüklerinize hayran olacak ve müzeden ayrılmayı hiç mi hiç istemeyeceksiniz. Zamanı durdurmak isteyeceksiniz.

 

Anadolu Medeniyetler Müzesi anlatılmaz yaşanır

Anadolu Medeniyetler Müzesi, Atatürk’ün direktifleriyle restore edilen Ankara’nın ilk müzesi. Aslında bu müze anlatılmaz yaşanır sevgili okur. Ama dilim döndüğünce anlatmaya çalıştım işte size. Müze Ankara’nın en güzel siluetinin seyredilebileceği bir konumda bulunuyor. Müzenin bahçesine adım atınca büyüleneceksiniz. Hele baharda gitmişseniz benim gibi aşık olacaksınız. Müzenin içini nasıl heyecanla gezdiğinizi asla unutmayacaksınız. Çılgınlar gibi gezip çıkıp, bir daha girip gezmek isteyeceksiniz. Müzeden ayrılmakta zorlanacaksınız. Ayrılırken dönüp dönüp arkanıza bakacaksınız.

 

Anadolu Medeniyetler Müzesi eşsiz kokusu ve dokusu

Yok öyle ben Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ni gezdim bitti diye de düşünmeyin. Çünkü, gözlerinizin kayıt ettiklerini hafızanızın en değerli yerinde saklayacaksınız. Canınız her sıkıldığında nasıl mutlu olabilirim diye düşündüğünüzde Anadolu Medeniyetler Müzesi’ni aklınıza getireceksiniz. Sonra müzeye yeni bir gezi düzenleyip dolaşacaksınız. Anadolu Medeniyetler Müzesi’ne yaptığınız her seyahatte o eşsiz tarih kokusu ve dokusu ile unutamayacağınız anlar yaşayacaksınız. Çünkü bu his size çok iyi gelecek. Tecrübe konuşuyor. Deneyin ve görün. Yorumlarda buluşalım.

 

Eti Müzesi’nden Anadolu Medeniyetler Müzesi’ne

Anadolu Medeniyetler Müzesi’nde 1921 yılına geri gideceksiniz. Çünkü,  Mustafa Kemal Atatürk’ün Ankara merkezde bir Eti Müzesi kurulması fikri aklınıza gelecek. İşte tam da o sırada ülkenin dört bir yanından Hitit eserlerinin toplanmaya başladığı anlara tanıklık edeceksiniz. Dönemin müdürü Galip Bey’in, Ankara Kalesi’nin Akkale Burcu, Augustus Mabedi ve Roma Hamamı’nı müzeye dönüştürerek ilk adımı attığı günleri hayal edeceksiniz.

 

 

Mahmutpaşa Bedesteni ve Kurşunlu Han

Akkale’nin sınırlı alanı yetmeyince, Ankara Kalesi yakınlarındaki atıl durumdaki Mahmutpaşa Bedesteni ve Kurşunlu Han’ın restorasyonuna başlandığına tanık olacaksınız. 1938 yılında başlayan restorasyonun 1968’te tamamlanabilmiş olmasını aklınız hayaliniz almayacak. Eğer benim Atatürk’üm yaşasaydı, Anadolu Medeniyetler Müzesi’ni görmek için bu kadar bekler miydik acep diye düşüneceksiniz. Sonra yok artık o kadar da değil, binaların onarımı devam ederken, 1943 yılında onarımı biten bedestenin orta mekanı ziyarete açılmıştı ya diyeceksiniz. Buna da şükür edeceksiniz.

 

Dünyanın sayılı müzelerinden biri Anadolu Medeniyetler Müzesi

Yıl 1997’ye bakınca da  “Avrupa’da Yılın Müzesi” seçilen ve kendine özgü koleksiyonları ile dünyanın sayılı müzeleri arasında yer alan Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ne yine rastlayacaksınız. Müzede eşsiz eserlerin, kronolojik olarak ayrılmış bölümlerde sergilendiğini göreceksiniz. Üst salonda Paleolitik Çağ, Kalkolitik Çağ, Eski Tunç Çağı, Asur Ticaret Kolonileri Çağı, Eski Hitit ve Hitit İmparatorluk Çağı, Frig Krallığı, Geç Hitit Krallığı, Urartu Krallığı ile tanışacaksınız. Alt salonda ise Çağlar Boyu Ankara ve Klasik Devirler bölümlerini büyük bir keyifle gezmenin mümkün olduğunu görünce küçük dilinizi yutacaksınız. Hatta bazen dönüp dolaşıp aynı yere gelip bir daha bakacaksınız. Çünkü gördüklerinize inanamayacaksınız. 

 

Anadolu Medeniyetler Müzesi’nin özgün koleksiyonları

Anadolu Medeniyetler Müzesi’nde birbirinden özgün ve nitelikli koleksiyonları ile başbaşa kalacaksınız. Türk Tarih Kurumu’nun 1935-1942 yılları arasında Alacahöyük, Pazarlı Höyük, Çankırıkapı, Ankara Kalesi, Etiyokuşu Höyüğü, Karaoğlan Höyüğü, Hacılar Höyük, Bitik Höyük, Alaettin Tepesi, Hacı Bayram Cami ve Demirci Höyük gibi mekanlarda yaptığı kazı ve araştırmaların buluntularını görmek gibi bir şansa erişeceksiniz.

 

Hitit Güneşi Anadolu Medeniyetler Müzesi’nde 

Anadolu Medeniyetler Müzesi’nde özellikle görülmesi gereken eserler nelerdir derseniz? Bana göre ilk sırada Hitit Uygarlığı ve sanatının simgesi sayılan, evreni simgeleyen Güneş Kursu namıdiğer Hitit Güneşi derim. Güneşi simgeleyen dairesel biçimin etrafına yerleştirilmiş öğeler göreceksiniz. Bazılarının üstünde ses çıkarması için sallanan parçalar, kiminin üstünde barışı simgeleyen geyik, kimisinde ise üremeyi simgeleyen kuş ve ağaç figürleri var. Bu seçkin örnek Çorum yakınlarındaki Alacahöyük’te bulunmuş.

 

Ana Tanrıça Kibele de Anadolu Medeniyetler Müzesi’nde 

Anadolu Medeniyetler Müzesi’nde ikinci sırada bereket ve doğurganlıkla ilişkilendirilen Ana Tanrıça Kibele yer alıyor. Müzenin en özel ve önemli parçalarından biri olarak karşınıza çıkıyor. Hitit Kralı IV. Tuthaliya ile Tarhuntaşşa Ülkesi Kralı Kurunta arasında yapılmış antlaşma metni Anadolu Medeniyetler Müzesi’nin en nadide eserlerinden biri görmeyi sakın unutmayın. Sonra efsanelere konu olan Kral Midas’ın mezarından çıkan, üç bin yıllık çalışma masasını dikkatle inceleyin. Altın örme zincir ucunda bulunan Medusa başlı kolyeyi görmeden dönmeyin.

 

Dünyanın ilk haritası ve Anadolu Medeniyetler Müzesi

Anadolu Medeniyetler Müzesi’ne Çatalhöyük’ten getirilen, Dünyanın ilk haritası kabul edilen eserin aynı zamanda dünyanın ilk şehir planı olduğu sanılıyor. İncelemenizi tavsiye ederim. Müzenin en dikkat çekici eserlerinden biri de Frig dönemi ana tanrıça heykeli. Ana tanrıçanın emziren kadın heykelciği var ki, o da çağının şematik kadın heykelciklerinin öncüsü olarak kabul ediliyor. Ve nadide bir eser olarak dünyada parmakla gösteriliyor.

 

Anadolu Medeniyetler Müzesi’nin İnandık Vazosu

Anadolu Medeniyetler Müzesi’nde bir de MÖ 1600’lü yıllarda yapıldığı düşünülen İnandık Vazosu var. Hitit geleneklerine göre düzenlenmiş bir “kutsal evlilik” törenini anlatıyor. Vazonun üzerindeki çizimlere baktığınızda Hitit Dönemi’nin giysilerini, çalgılarını, yaşam tarzını ve geleneklerini göreceksiniz. Bu eşsiz İnandık Vazosu, hem Hitit kültürünün bir başyapıtı, hem de Anadolu’nun o dönemdeki sanat anlayışının önemli bir örneği. Ayrıca ilk paradan başlayarak günümüze gelen, madeni paraları da içeren koleksiyonlar yine müzemizin nadide eserleri arasında yer alıyor. 

 

 

Anadolu Medeniyetler Müzesi’nin Taş Eserler Salonu

Müze binasını oluşturan Mahmut Paşa Bedesteni’nin ortasındaki 10 kubbe ile örtülü dikdörtgen planlı kapalı mekânda Hitit ve Geç Hitit Krallıkları Dönemine ait eşsiz taş eserler sizi sizden alacak iddia ediyorum. İncelerken nefesinizi tutacaksınız. Eserlerin önünde kala kalacaksınız, ama vaktin nasıl geçtiğini anlayamayacaksınız. Hadi diyelim ki eliniz oldu da vakitlice Anadolu Medeniyetler Müzesi’nden çıkmayı başarabilirseniz, demek ki siz de benim gibi sabah erkenden kendini Anadolu Medeniyetler Müzesi’ne atanlardansınız. Öyleyse hazır oralara kadar gitmişken Ankara Kalesi’nin tepesine tırmanıp şehri kuş uçuşu izleyebilirsiniz. Çünkü ben öyle yaptım.

 

Anadolu Medeniyetler Müzesi’nin sonsuz yolculuğu bitmeyecek

Ulus heykelden Ankara Kalesi’ne hiç sapmadan devam ederek ulaştığınız Anadolu Medeniyetler Müzesi’ni gezip de Başkentimiz Aziz Ankara’ya tepeden bakmak ne mümkün. Ancak önünde saygıyla eğilebilirsiniz tüm dünya gibi demedi demeyin. Hızınızı alamayıp, yakınlardaki Rahmi M. Koç Müzesi’ni de ziyaret edebilirsiniz. Kaleiçi’ndeki tarihi binalardaki bir kafede manzaraya karşı içeceğinizi gurur ve onur ile tadını çıkara çıkara yudumlayabilirsiniz. Akşam oldu ise yine bu bölgedeki Erimtan Arkeoloji ve Sanat Müzesi’ndeki konserlere katılabilirsiniz.

©2024 Anadolu Gezi Rehberi

veya

Kullanıcı Bilgileriniz İle Oturum Açın

veya    

Bilgilerinizi Unuttunuzmu?

veya

Create Account